Filters
Filters
Found: 33 Piece 0.001 sn
Publication type [2]
National/International [1]
Türk Dillerinde İkili-Çoklu Kapsayan Ayrımı

Erhan TAŞBAŞ

Article | 2016 | Turkish Studies11 ( 10 )

Zamirler dil bilgisi kitaplarında üç kişi (birinci, ikinci, üçüncü) ve genellikle iki sayı (teklik, çokluk) kategorisiyle sınıflandırılır. Bununla birlikte çokluk birinci kişi kapsayan/kapsamayan (inclusive/exclusive) ayrımı da sergiler. Bu ayrım dinleyicinin konuşmacı tarafından ilgili eyleme dahil edilip edilmemesi temeline dayanmaktadır ve Türk dillerinde yalnızca bağlamdan hareketle tespit edilebilmektedir. Fiil çekiminde ise kapsayan-kapsamayan ayrımı yerleşmemiştir. Türk dillerinin fiil çekiminde ikili ve çoklu kapsayan olarak adlandırılabilecek başka bir ayrım bulunmaktadır: İkili kapsayan/çokluk kapsayan. Çokluk 1. kişinin e . . .mir-istek çekimine özgü olan ikili biçimler konuşmacının yalnızca bir kişiye, çoklu biçimler ise bir gruba hitap ettiği durumu karşılar. Söz konusu ayrım çeşitli araştırmacılar tarafından bugüne kadar ikilik-çokluk, kapsayan-kapsamayan ve arttırılmış-asgari kapsayan biçiminde ele alınmıştır. Bu çalışmada ise ikili kapsayan ve çoklu kapsayan terimleri kabul edilmiştir. Kapsayan-kapsamayan ayrımının aksine ikili-çoklu kapsayan ayrımı fiil çekiminde de görülebilmektedir. Bu özelliğin daha çok Sibirya grubu Türk dilleriyle sınırlı görülmesi ilk bakışta başka dillerin etkisini akla getirse de Türkmence ve diğer Türk dilerinin çeşitli ağız ve diyalektlerinde de kullanımı söz konusu özelliğin genel Türk sahasını ilgilendirdiğini göstermektedir. Çokluk birinci kişi emir-istek eki bu çalışmada kapsayan-kapsamayan ve ikilik-çokluk ayrımları temelinde ele alınmış, eki oluşturan morfemler işlevsel olarak incelenmiş ve son olarak çağdaş Türk dillerindeki kullanımlardan hareketle ekin bir rekonstrüksiyonu yapılmıştır More less

Osmonaalı Sıdık Uulu ve Kırgız Tarıh Yazıcılığındaki Yeri ve Önemi

Muratbek KOCOBEKOV

Article | 2018 | Turkish Studies13 ( 8 )

Kırgız tarihi, özellikle XIX. yüzyılın sonu ve XX. yüzyılın başına kadar olan dönemi, genelde yabancı bilim adamları tarafından araştırılmıştır. Fakat bu araştırmaların halka yeterinceulaştığı söylenemez. Böylece milletin tarih ilmî konulsundaki gelişmelerden ve yeniliklerden fazla haberi olmamıştır. Bu nedenle Kırgız halkı, tarihle ilgilibilgi ihtiyacınıını daha çok şecere ve rivayetlerle gidermeye çalışmıştır. Bunlar, sözlü rivayetlerin temelini oluşturmaktaydı. Resmi Kırgız tarihinin ilk yazarı olarak Osmonaalı Sıdık uulu tanınır. Onun çocukluk dönemi, “Kırgız tarihi hiçyazılmamıştır” gibi küçümseyici ifadelerin ezikliği altında . . .geçmiştir. Bu sebeple, hayatını Kırgız tarihini yazmaya adayan Sıdık uulu, tarihçiliğe yönelmiş ve yaptığı ilmî araştırmalarının meyvesi olarak Kırgız tarihiyle ilgili iki eseri vücuda getirmiştir. BöyleceKırgız tarihinin ilk kitabını yayımlayan kişi unvanını da o kazanmış. Siyasi baskıdan dolayı vatanını, ailesini ve çalıştığı işini bırakıp da başka ülkeye kaçmak zorunda kalması, onun tarihçilik mesleğine ters tesir etmistir. İki eser vücuda getiren eğitimli bir insana ideolojik durumdan dolayı baskı yapılmıştır. Onun eserleri Sovyet sistemine karşı yazılmıştır görüşü sonucunda kapalı arşive atılmıştır. Müellifine ise zengin tabakayı (bay-zengin ve Manapları) desteklemiştir suç atılmakla milletine, toprağına, vatanına bir daha dönemez şartı konmuştur. Bundan dolayı Osmonaalı Sıdıkov ve onun eserleri 1890 yıllarına kadar toplum için ters bir görüş olarak algılanagelmiştir. Daha sonra zaman geçtikçe onun eserlerine ilgi artmasıyla Osmonaalı Sıdıkov’un geçmişi ve eserleri hakkında gün ışığına çıkmamış olan meseleler hala çoktur.Ancak Sıdık uulu yayımladığı iki eserinden sonra, tarihçilik mesleğini sürdürmemiştir. Ne var ki Kırgız tarihçiliğinin önderi olan bu insanın neden mesleğini bıraktığı konusu hâlâ cevaplanması gereken açık soru olarak ortada durmaktadır More less

İran Türk Halk Hikâyelerinde Kadın Tipleri

Faruk GÜN

Article | 2022 | Turkish Studies - Language and Literature17 ( 3 )

Halk edebiyatının önemli anlatı türlerinden biri olan halk hikâyeleri, İran Türk âşık muhitlerinde canlı bir şekilde varlığını sürdürmektedir. Halk hikâyelerinde zaman ve mekânın anlam kazanmasında, olaylar silsilesinin oluşumu ve gelişiminde şahıs kadrosu önemli rol oynamaktadır. Çalışma, İran Türk halk hikâyelerinde şahıs kadrosu içinde yer alan kadın tiplerinin neler olduğunu ve hangi eylemsel yönlerle anlatılarda yer aldığını ortaya koymak ve kadın tiplerinin eylemleri ile ilgili bütüncül bir bakış sağlamak maksadıyla ele alınmıştır. Bu bağlamda ele alınan halk hikâyeleri, İran Türk âşık muhitlerinde ortak olan ve 2015, 2017-201 . . .8 yılları arasında alan araştırmaları neticesinde derlenen 6 halk hikâyesinden oluşmaktadır. Halk hikâyelerindeki kadın tipleri yapısalcı yöntem doğrultusunda analiz edilmiş ve kadın tipleri, olumlu ve olumsuz yönden ele alınmıştır. Halk hikâyelerinde geçen kadın tiplerinin eylemleri, başkahramanın veya başkahramanla bağlantısı olmadığı durumlarda ideal tiplerin konumuna göre iyi / olumlu, kötü / olumsuz ve tip değiştiren karakterler şeklinde tasnif edilmiştir. Tasnifte, halk hikâyelerindeki kadınların eylemsel özelliklerine göre tip isimlendirmeleri yapılmış ve eylem listeleri sıralanmıştır. Belirlenen eylem listeleri bölgedeki âşık muhitlerinde ortak olmayan halk hikâyelerindeki kadın tiplerine de uygulanabilmesi açısından önem taşımaktadır. İncelemede, İran Türk halk hikâyelerindeki kadın tiplerinin Türk dünyasındaki diğer halk hikâyelerindeki kadın tipleri ile benzerlikler taşıdığı ve eski Türk geleneğinin izlerinin söz konusu anlatılarda sürdüğü tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Halk Edebiyatı; İran; İran Türkleri; halk hikâyeleri; kadın; ti More less

Üniversite Öğrencilerine Yönelik İnstagram Kaygı Ölçeğinin Geliştirilme Çalışması

Türker ELİTAŞ

Article | 2020 | Turkish Studies - Social Sciences15 ( 1 )

Bu çalışmanın amacı İnstagram kullanan bireylerin kaygılarının belirlenebilmesi için bir ölçek geliştirmektir. Bu amaçla hazırlanan belirleyici formlar uzmanlar yardımıyla maddeleştirilmiş, oluşturulan maddelere pilot çalışma yapılmıştır. Pilot uygulama neticesinde ortaya çıkan değerlendirme sonuçları hesaplanan örneklem sayısına uygulanmıştır. Açımlayıcı faktör analizi (AFA) ortaya 11 maddeden oluşan üç boyutlu bir yapıyı çıkmıştır. Toplam varyansın %67.011 ile açıklandığı bu üç boyutlu yapıda faktörlerin birbirleriyle anlamlı ve olumlu ilişki içinde olduğu görülmüştür. Modelin uyum indexlerinin kabul edilebilir düzeyde olduğu beli . . .rlenmiştir. Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) ile de sonuçlar doğrulanmıştır. DFA doğrulanan modelin uyum yeterliliklerini belirlemek için bazı uyum indexleri kullanılmaktadır. Bu uyum indexlerinden en fazla kullanılan ölçütler RMSEA (Ortalama Hataların Karekökü), GFI (İyilik Uyum İndexi), CFI (Karşılaştırmalı Uyum İndexi), IFI (Artırmalı Uyum İndexi), NFI (Normlaştırılmış Uyum İndexi), AGFI (Düzeltilmiş Uyum İndexi) dır. İnstagram Kaygı Ölçeği DFA işlemi sırasında ise X2/Sd, RMSEA, RMR, GFI, CFI, NFI uyum indexleri referans alınmıştır. Ölçeğin güvenilirlik analizi yapılırken faktör analizlerinde en sık kullanılan model olan Cronbach’s Alpha kullanılmıştır. İnstagram Kaygı Ölçeği (İKÖ) için yapılan iç tutarlık analiz sonucunda Cronbach Alpha katsayısı (α)=0.710 olarak hesaplanmıştır. Literatürde Sosyal Medya ve kaygıya yönelik çalışmalar olmasına rağmen doğrudan instagram ve kaygıya yönelik çok fazla çalışmaya rastlanmamıştır. Bu bağlamda geçerlilik ve güvenilirlik çalışmaları ile test edilen İnstagram kaygı ölçeği (İKÖ), instagram başta olmak üzere sosyal medya platformlarını kapsayacak çalışmalarda uygulanabilir More less

İşgörenlerin İş Güvensizliği Algısının İşten Ayrılma Eğilimlerine Etkisi

Mehmet ULUTAŞ

Article | 2018 | Turkish Studies13 ( 7 )

İşgörenlerin işlerinin geleceği ile ilgili kaygılar taşıması olarak tanımlanabilecek olan iş güvensizliği, yarattığı stres faktörü sebebiyle işgörenlerin mutluluğu, sağlık durumu ve iş tutumları üzerinde olumsuz etkiler göstermektedir. Çalışma, işgörenlerin iş güvensizliği algısı ile işten ayrılma eğilimleri arasındaki ilişkiyi ele almaktadır. Veriler, Konya Sanayi Bölgesi'nde farklı sektörlerde faaliyet gösteren, içlerinde Türkiye'nin ilk beşyüz ve ikinci beşyüz büyük sanayi kuruluşu da bulunan ondokuz ayrı işletmenin çalışanları üzerinde yapılan bir anket ile elde edilmiştir. Verilere faktör analizi, korelasyon analizi ve regresyo . . .n analizi yapılmıştır. Hem iş güvensizliği algısı hem de işten ayrılma eğilimi üzerinde yapılan faktör analizi sonucunda tek faktör ortaya çıkmış ve değişkenlerin alfa katsayıları yeterli bulunmuştur. Korelasyon analizinin sonuçları incelendiğinde, “iş güvensizliği algısı” ve “işten ayrılma eğilimi” arasında anlamlı ve pozitif bir ilişki olduğu görülmektedir. Regresyon analiz sonuçlarına göre; R2 determinasyon katsayısı, işten ayrılma eğilimi ile ilgili tutumlardaki değişimin iş güvensizliği algısı ile açıklanabileceğini göstermektedir. Örgütlerin yönetimleri, kendilerini işten ayrılma eğiliminin yıkıcı zararlarından korumak için işgörenlerinin iş güvensizliği algısını azaltmaları gerekmektedir. Bu araştırmanın, “iş güvensizliği algısı” ile işgörenlerin “işten ayrılma eğilimleri” arasındaki ilişkiyi anlamada ciddi bir katkı sağlayacağı düşünülmektedir More less

1930’lu Yıllarda Kırgızistan’dan Çin’e Göç Hareketleri = Emigration Movements From Kyrgyzstan To China In 1930s

Zuhra ALTIMIŞOVA

Article | 2013 | Turkish Studies8 ( 11 )

emigration Kyrgyzstan China soviet government basmachy movement

Kur’an-ı Kerim’in Kırgızca Çevirileri

Gülden SAĞOL YÜKSEKKAYA

Article | 2014 | Turkish Studies9 ( 9 )

Arap dilini bilmeksizin İslamiyet'i kabul eden halk kitleleri için İslamî düşüncenin tercüme edilmesi zorunluluk hâline gelmiştir ve bu gerçeğin temelinde Kur'an-ı Kerim bulunmaktadır. Ana dili Arapça olmayan Müslümanlar için Kur'an'ın anlamını kavramak, ancak onun kendi dillerine çevrilmesiyle mümkün olmuştur Bu mukaddes metin, önce Samanoğullarından Emîr Mansur b. Nuh zamanında Farsçaya tercüme edilmiştir. Farsçaya tercüme edilen tefsir, Muhammed b. Cerir-i Taberî tarafından Arapça olarak kaleme alınan Kur'an tefsiridir. Bu tefsir kısaltılıp Kur'an metni esas alınarak satır arasında Farsça çevirisi yapılmıştır. İslamiyet'in Türkle . . .r tarafından devlet dini olarak kabul edilmesi, X. yüzyılda Karahanlılar zamanında gerçekleşmiştir. Kabul ettikleri her dine ait metinleri dillerine çeviren Türkler, Müslüman olmalarının ardından bu dinin temel kaynağı olan Kur'an-ı Kerim'i kendi dillerine çevirmeye başlamışlardır. Kur'an'ın Türkçeye ilk tercümesinin tarihi ve mütercimi hakkında kesin bir söz söylemek mümkün olmamakla birlikte ilk Farsça çevirinin Türkçe çeviri için örnek oluşturduğu söylenebilir. Kur'an-ı Kerim'in Sovyet Rusya çatısı altına girmeden önceki döneme ait Kırgızca çevirisi bulunmamaktadır. Bağımsızlık yitirildikten sonra Kırgızistan'da İslam hakkında bilgilenmeler, Rusça literatür vasıtasıyla olmuştur. Bu dönemdeki Kur'an çevirilerinin çoğunluğu, orijinal metne hiç bakılmadan Batı dillerinden, özellikle Fransızca çevirilerden Rusçaya aktarılarak yapılan çevirilerdir. Rusça çeviriler içinde Kur'an'ın Arapça metninin esas alındığı, öncekilere göre daha başarılı sayabilecek iki çeviriden birincisi G. S. Sablukov'un, ikincisi de İ. Y. Kraçkovski'nin çevirileridir. 1991'de bağımsızlığını kazanan Kırgızistan'da dine yönelik ciddi bir eğilim tezahür etmiş ve aynı yıl Kur'an-ı Kerim, Ernis Tursunov tarafından Rusçadan Kırgızcaya çevrilmiştir. Bu çalışmada Kur'an-ı Kerim'in Kırgızca çevirileri kronolojik olarak tanıtılacaktır. - The translation of Islamic thought was a necessity for the mass of people who embraced Islam and didn’t know the Arabic language. The Quran was the basis of this fact. For the Muslims whom their mother tongue wasn’t Arabic, was very difficult to grasp the meaning of the Quran. When the Quran had been translated to their own language, they could understand it This sacred text firstly had been translated to Persian, in the time Emir Mansur b. Nuh from Samanoğulları. The tafsir translated to Persian is the one that which was written in Arabic by Muhammed b. Cerir-i Taberî. This tafsir was shortened and based on the text of the Quran and then translated to Persian between lines. Islam as a state religion is accepted by the Turks, in the tenth century was the time of Karahanids. Turks who translated all the texts of religions they accepted, after being Muslim they began to translate the Quran that is the main source of this religion into their own language. Although to say about anything about the interpreter and the date of the first translation of the Koran into Turkish is imposible, it can be said that the first Persian translation constitutes a model for the Turkish translation. Kyrgyz translations of the Holy Quran are not available before entering to the Soviet Union. After the loss of independence Kyrgyzstan has been informed about Islamic studies by Russian literature. The majority of the Quran translations in this period, without regard to the original text, are the translations of Western languages, especially French to the Russian. Two Russian translations of the Quran which are based on Arabic text are successful than previous ones. First of them is translated by G.S. Sablukov and the second is translated by İ. Y. Kraçkovski. After gaining independence in 1991, Kyrgyzstan has manifested a strong tendency toward religion and Holy Quran in the same year, have been translated from Russian to the Kyrgyz by Ernis Tursunov. In this study, Kyrgyz translations of the Holy Quran will be presented in the chronological order More less

Kırgız Motiflerinin Sembolik Açıdan İncelenmesi Ve Sınıflandırılması = Symbolic Analysis And Classification Of Kyrgyz Patterns And Ornaments

Aida KASİYEVA

Article | 2015 | Turkish Studies10 ( 4 )

Motifler, somut kültürün nesneleridir ve etnik bir grubun mevcudiyetini gösterir. Kırgız motifleri tarihsel alanda yavaş yavaş gelişerek belli geleneksel unsurların da yardımıyla süsleyici kavrama dönüşmüştür. Bunlar, Kırgız kimliğinin ve kültürünün bütün varyantlarını ve biçimlerini temsil eder. Bundan dolayı, motifler üzerinde doyurucu bir araştırma yapmak için, metot olarak onları anlam boyutuyla ve sembolik açıdan incelemek gerekir. Kaynaklara göre, Tagar kültürünün yaratıcıları olan Dinlinder ve Gegunlar (Kırgızlar), Taştık kültürünün taşıyıcıları idi. Bu çerçevede, biz Yenisey Kırgızlarının kültürü ile hem kültür tarihi hem de . . . etnogenetik ilişkiler yönünden Taştık kültürüne bağlanan modern Kırgız motiflerinin kökenlerini belirlemeye çalıştık. Böylece, bu çalışmanın konusu her türlü eşyalar ve nesnelerdeki (mimari anıtlar, kaplar, giyecek ve seramik parçaları vs.) süsleyici motiflerdir. Ancak üzerinde süsleyici motifler en çok bulunan el sanatı ürünleri: sayma, tuş kiyiz (iğne oyacılığı, özellikle ev içindeki duvarları süslemek için belli kumaşların üzerine motif işlenmiş ürünler), şırdak (keçeden yapılan dekoratif halı) ve giyecekler. Bugün Kırgız motifleri, kültürler arası araştırmalardan kaynaklanmış olup ortak iletişim aracı statüsü kazanmıştır. Motiflerin semiyotik etkisi, evrensel moda ve tasarımın modern dünyasında iletişimin sözlü olmayan aracı olarak ortaya çıkmaktadır. Desen ve el sanatında motiflerin kullanılması çok sayıdaki anlamları temsil etmekte olup motiflerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Bu nedenle desen ve motiflerdeki unsurları incelemek bu araştırmanın ana amaçlarındandır. Çünkü, Kırgız motiflerinin semantiği (anlam yükü), Kırgız etnografyasının en önemli konusu olmakla beraber, üzerinde pek fazla inceleme yapılmamıştır. Kırgız motifleri, Kırgız kültüründe önemli bir değere sahiptir ve ileride Kırgız kültürünün değerlerini araştırmada yeni perspektiflere ufuk açacaktır. Kırgız motifleri ve desenlerindeki semantik yapıları algılamak birçok bileşenler tarafından etkilenir. Onların birçoğu Kırgız yurdunun doğasını, hayvanlarını, bitkilerini, vb. temsil eder. Bu sembolleri şifreleme ve/veya deşifre etme ilkeleri, onların süs ve pratik faydacı bilgileri ethnostun zihniyetinde bulunan farklılıklar tarafından oluşturulur. Böylece, semboller, motifler ve desenlerin kültür yaratma doğası ortaya çıkar. Çünkü, bir birey toplumu ya da çevreyi işaretler ve semboller yoluyla algılar. Motiflerin yorumlanması ile ilgili sorunları ortaya çıkarmak amacıyla, biz süslü-resimli motiflerin semantiğine başvurduk. Bu, Kırgızların dünya görüşündeki evrensel, dinî ve yerel kesimlerin belirlenmesine katkı sağlar. Türk halklarının çeşitli el sanatlarına yansıyan motiflerdeki benzerlikler, onların aynı köke ve kültürel değere sahip olduğunu kanıtlar. Özellikle, Türk el sanatlarınd karşılaşılan bu benzerlikler, hayvan ve bitki motifleri ile temsil edilir. Örneğin, Kırgız ve Türk motiflerinde koç boynuzu, gül küpe, sıçan dişi, üzüm, kedi izi, tavuk ayağı gibi motif benzerlikleri görülür. Bazı Kırgız motif örneklerinde bir değil, birkaç motiften oluşan kompozisyonlar da görmek mümkündür. Bu tür motifler, gerçek bir olayı hikaye edebilir. Kırgız motifleri, kökenlerine göre, genel olarak dört ana gruba ayrılır ve sınıflandırılır: 1) Zoomorfik kökenli motifler: “kochkor müyüz” (koç boynuzu), “arkhar müyüz” (yabani koç boynuzu), “bugu müyüz” (geyik boynuzu), “it kuyruk” (köpek kuyruğu), “jylan” (yılan), “bürküt” (kartal), “ak kuu” (kuğu), “kochkor bashy” (koç başı), “arkhar bashy” (yabani koç başı), “uy müyüz” (sığır boynuzu), “too teke” (dağ keçisi), “kögüçkön” (güvercin), “it sürüsü” (pack of dogs), “altyn bürküt” (altın kartal), “kyrgool” (sülün), teke müyüz (keçi boynuzu), “jolbors” (kaplan), “karga tyrmak” (karga pençesi), “chychkan izi” (sıçan izi), vb. 2) Bitkileri temsil eden motifler: “anar” (nar), “balatı” (köknar ağacı), “joogazyn” (lale), “jüzüm” (üzüm), “kyrgak” (kozalak), “baychechekey” (çuha çiçeği), “kyrk shak” (bir bitki adı), vb. 3) Geometrik şekilleri ve görüntüleri temsil eden motifler: daire, eşkenar dörtgen, “kerege köz” (çadırın eşkenar iskeleti), vb. 4) Kozmogonik nesneleri temsil eden motifler: “aychyk” (ay), “kün” (güneş), “jyldyz” (yıldız), “suu” (su), vb. Ancak, çalışmanın sürecinde bu sınıflandırmanın daha fazla bölümleri içermesi gerektiği ortaya çıktı. Yani, çok daha ilginç ve çok daha fazla sayıda olan motifleri içeren iki bölüm ayrıca tarafımızdan tavsiye edildi. Bunlar: 1) Nesneleri/ürünleri temsil eden motifler: “komuz tili” (komuz dili), “tutkuch” (fırın eldiveni), “oimok” (yüksük), “kerege” (çadırı çevreleyen dairesel duvar), “arkan” (kement), “tarakcha” (tarak), “tumar” (muska), “kishen” (pranga), vb. 2) Belli eylemleri belirten/gösteren birleşik motifler: “yaylada otlayan koç”, “talih kuşu başına konsun” (dua, iyi dilek sunma), “dere boyunun iki yakasındaki çadırlar (bozüyler)”, “çadırın (bozüy) duvarlarını kuran adamlar”, “dağ keçisini yutan yılan”, “kanatlarıyla sülünleri kovan/kaçıran kartal”, “başarılı avcılık”, “yaylada iki ineği boğazlayan kaplan”, “kelepçeli/prangalı adam, vb. Dolayısıyla, biz göstergebilimsel bakış açısından bilimsel olarak araştırılan ve deşifre edilen/çözülen bazı motiflerin yorumlamalarının listesini buraya dahil ettik. Anlatıcı motifler örneği temelinde, Kırgız motif ve desenlerinin sembolik analizinin, onların içindeki bütünün parçası olan simge, obje ve izaha muhtaç olan her unsurun yorumlamasını, çözümlemesini mümkün kıldığını ortaya çıkardık. Ayrıca, Kırgız halkının geçmiş hayatındaki belli bir döneme ait yaşam fotoğrafı ve aynı zamanda onların meslekleri ile ilgili tüm hikâyesinin derin şekilde anlaşılmasına katkıda bulunulmuş olmaktadır. Örnekteki resmin yanında verilen her unsurun belirtici olduğunu, şifresi çözülen bilgilerin ise aynı zamanda bütünün bir parçasını temsil eden bir belirten olduğunu ortaya çıkardık. Dolayısıyla, motiflerin birleşimi sadece onların içindeki unsurların birleşimi değildir. Bu yolla hikâye, dolaylı olarak da olsa anlaşılır hale getirilmiş oluyor. Kırgız desen ve motifleri ile onları oluşturan unsurlar, bir araştırma konusu olabilir. Çünkü, onlar belli anlamların taşıyıcılarıdır ve böyle de yorumlanabilir. Motifler ya da onlardaki unsurlar, semboller ve işaretler/simgeler (representamen) olarak temsil edilerek, belirtici hale geliyor. Ancak onlardan üretilen anlamlar ise belirtilen objelere ya da onların yorumlanan/çözülen objelerine döner. İşaret/simge ve sembol arasındaki farklılık olarak, ilkin, sembol (bizim durumda - motif) dil işareti temelinde oluşturulur, ve ikinci olarak, sembol sadece şekil anlamını değil, aynı zamanda kültürel-iletişimsel yönünü de temsil eder. Böylece, Kırgız halkının el sanatlarının uygulandığı ürünler faydacı ve rituel nesneler olduğu kadar, aynı zamanda Kırgız halkının maddi kültür dünyasını yansıtan bir sembol olarak da algılanmaktadır. Sonuç olarak, işaretler sistemi aşağıdaki ilkeler temelinde oluşur: 1. Her işaret anlamlı ve nötrdür: her şeyin bir anlamı vardır, yani eğer işaret kültüre, maddi kültürün veya mitolojisin ritüel düzenlemesi aracılığıyla yerleşirse, o zaman önceki sembollerin projeksiyonu aracılığıyla gene talep edilir. 2. Hiçbir şey bağımsız olmaz, her şey bir yolla ya da başka bir yolla kültürel ortamdaki başka bir şeye bağlıdır. Dolayısıyla, her bir işaret belli bir zaman sonra onu gerçekleştiren bir sıra sembollere bağlanır. 3. İşaret ile sembol kombinasyonu kültürel kimliği tanımlayan görüntülerin bir parçasıdır. 4. Görüntüler uzay ve zaman içinde birbirileri ile ilişkilidir. - Anahtar Kelimeler: Kırgız motifleri, sembolik inceleme, işaret, nesne, belirtici, belirtilen, kodlanan bilgi, çözülen bilgi. More less

Orta Asya Ülkelerinde CO2 Emisyonu, İktisadi ve Finansal Gelişme ve Fosil Yakıt Enerji Tüketimi İlişkisi

Cunus GANİEV | Mahmut ERDOĞAN

Article | 2016 | Turkish Studies21 ( 11 )

Orta Asya ülkelerinin zengin doğal kaynakları, bölge ülkelerinin ekonomik büyümelerini hızla artırmalarına yardımcı olmaktadır. Türkmenistan ve Özbekistan çok büyük petrol ve doğal gaz rezervlerine sahiptir. Kazakistan ise Hazar gölüne kıyısı olan ülkeler arasında en büyük petrol rezervlerine sahip oldu. Gecen yirmi yıl boyunca Kazakistan enerji ihracat hacmini artırırken Gayri Safi Milli Hasılasını da artırdığı görülmektedir. Orta Asya ülkeleri enerji sektöründe yaşanan bu hızlı büyüme, çevresel kirlenmeyi kaçınılmaz şekilde artırmaktadır. Bununla birlikte, Türkmenistan ve Özbekistan henüz liberal ekonomik sisteme dönüşüm yapamamış . . .lardır. Bu durumlar, Orta Asya ülke yönetimlerinin uzun dönemli sürdürülebilir kalkınmadan ziyade kısa dönem ekonomik iyileşmeye yöneltmiştir. Çevre kirliliği, ekonomik büyümenin ana sonuçlarından birisi olmasına rağmen, küresel ısınma ve iklim değişikliği problemleri insan yaşam kalitesini tehdit etmektedir. CO2 emisyon düzeylerini azaltmak için Orta Asya ülkeleri Kyoto protokolünü imzalamalarına rağmen, bölge ülkeleri hala çevre kirliliği konusunda kaygılanmaktadırlar. Bu çalışma, Orta Asya ülkeleri için CO2 salınımları ile ekonomik ve finansal gelişme ve fosil yakıt enerji tüketimi arasındaki ilişkiyi 1992-2013 döneminde panel ekonometri yöntemlerle incelemektedir. Bu çalışmanın bulguları, orta Asya ülkeleri için ters-U biçimindeki Çevresel Kuznets eğrisinin geçerliliğini göstermektedir. Buna ek olarak, enerji tüketimi ve şehirleşmenin CO2 salınımlarını pozitif etkilediği bulunmuştur. Ayrıca, analizler finansal gelişme ve ticari açıklığın CO2 salınımlarını azaltmada önemli faktörler olduklarını göstermektedir More less

Our obligations and policy regarding cookies are subject to the TR Law on the Protection of Personal Data No. 6698.
OK

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms